1997 Yılı Kurban Bayramı’nın 4. gününde Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde YTONG Fabrikasının temelini atarken Sayın Cumhurbaşkanımız, “Bu bölgeyi yapmak için çok uğraştık. Ama yeteri kadar yatırım göremiyorum. Nerede Antalya’nın yatırımcıları” dediler.
Bölgemizde yatırımcı sermayenin yeterince gelişmediği hep konuşulur. Antalya’nın Güneyi deniz, Doğusu-Batısı-Kuzeyi dağ, Marmara’ya kadar Bozkır. Pazar, emtia, sermaye ve insan kaynakları Marmara’da toplanmış. Son yıllarda gelişen teknoloji ile pazara, emtiaya, insana ulaşmak giderek kolaylaşıyor. En önemlisi sermaye.
Bölgemizde bir-iki büyüğü saymazsak 10-150 arasında personel çalıştıran KOBİ nitelikte 150 kadar kuruluş var. Her birinin yıllık kazancı ve sermaye birikimleri yeni bir yatırım yapacak veya mevcut işletmesini büyütecek seviyede değil. Ayrıca var olan 100’e yakın turizm tesisinin sahipleri Marmara’da. Buradan elde ettikleri kazançla her yıl kendi bölgelerine yatırımı sürdürüyorlar. Bu elbette memnuniyet vericidir. Ancak şehirler arasında başlayan ekonomik kalkınma yarışında Antalya’ya avantaj sağlamadığı açıktır.
Antalya sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı nasıl sağlayacak? Çevre iller ve ilçelerinde kalkınmanın temel unsurları olan imar planları, yollar, elektrik ve gaz enerjileri, içme ve kullanma suları, otoparklar, çevre düzenleri, üretim işletmeleri, yeni turizm ve tarım yatırımlarını bölgeye, bölge insanına nasıl kazandıracak?
Dünyada gelişen bölgeler ve kuruluşlar incelendiğinde bunun finans kuruluşlarıyla işbirliği yapılarak gerçekleştiği ve sürdürüldüğü görülüyor.
Ülkemizde de Çukurova-Ege-Marmara bölgelerinin ve hızla gelişen yatırım guruplarının finans kuruluşlarıyla birlikte geliştiği görülüyor. Bugün ülkemizde Doğu Karadeniz, GAP ve Antalya bölgesinin bir bankası, bir finans kuruluşu yoktur. Devlet Bankalarından da bu bölgelere güçlü bir destek yoktur. Buralarda şube açmış özel aile bankaları ise haklı olarak yatırımın riskli dönemiyle değil, işletme safhasının kazançlı devresiyle ilgilenmektedir. Bölgemizde işlem hacmi yıllık 5 katrilyon olarak ifade edilen döviz tevdiat, repo-vadeli ve vadesiz mevduatın kazançlı işlemleri bankaları yeni şubeler için harekete geçirmektedir. Ancak; bölgemizin yatırım yapacak girişimcisi ne kamu, ne özel bankalardan ciddi bir destek görememekte, bölgenin kaynakları durmaksızın başka bölgelere akmaktadır.
Görüştüğümüz bankacılar ve işadamları EGS örneğinde olduğu gibi bölge girişimcisinin kuracağı bir “TURİZM YATIRIM ve KALKINMA BANKASr’nın Antalya’ya yapılacak yatırımlar, ticari hareketler, yeni turizm alanlarının yörenin girişimcilerine kazandırılması, tarım yatırımlarının geliştirilmesi gibi konularda faydalı olacağını ifade ediyorlar. Ayrıca, uluslararası finans imkanlarının bölgemize yöneltilmesi bakımından da banka kuruluşunun yararlı olacağı anlaşılıyor.
Kurucuları, bölgemizdeki Turizm, Tarım, Ticaret, İnşaat, Sanayi ve diğer sektör mensuplarından oluşacak çok ortaklı bir “YATIRIM BANKASI”nın, ilerleyen yıllarda mevduat toplama izni alınarak Alanya-Manavgat-Serik-Merkez-Kemer-Fethiye-Marmaris-Bodrum-İzmir-İstanbul-Nevşehir-Bursa gibi merkezlerde faaliyet gösterebileceği bildiriliyor.
Giderek globalleşen dünya sermayesi karşısında bölge kaynaklarımızı yeterince korumak ve değerlendirebilmek için bölgemizde belediyelerimizin, mesleki kuruluşların ve özel kesimin oluşturacağı çok ortaklı bir finans kuruluşunun Antalya’mıza önemli faydalar sağlayacağına inanılmakta olup, Doğu Karadeniz ve GAP bölgemizin de böyle bir kuruluşa ihtiyacı olduğu kanaati vardır. Bu yönde yapılacak çalışmalara yöneticiler ve Hazine yetkililerinin destek olacaklarına inanılmaktadır.
24 Haziran 1997