Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı
23. Dönem 3. Yasama Yılı
61. Birleşim 24/Şubat/2009 Salı
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:17.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
Şahısları adına ilk söz Antalya Milletvekili Sadık Badak’a aittir.
Buyurun Sayın Badak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SADIK BADAK (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 272 sıra sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Konuya geçmeden önce, değerli Antalya milletvekili arkadaşımız Hüseyin Yıldız’ın, Adalet Bakanımız yine Antalya milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin’in bu kanunun hazırlanmasında emeği olmadığına dair -belki malumatı olmadığından- ifadeleri oldu.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Emeği yok demedim Sayın Badak.
SADIK BADAK (Devamla) – Doğrusu, hakkaniyeti ifade etmek, hakkaniyeti teslim etmek bakımından sürecin içerisinde bulunan bir kişi olarak bu ifadeyi, bu açıklamayı başlangıçta yapma ihtiyacı duyuyorum.
Malum her iki madde de bu problemle ilgili kesimler tarafından Parlamentoya, bizlere o günlerde taşındı. 1’inci maddeyle ilgili Türkiye Otelciler Birliğinin (TÜROFED)’in yöneticileri, yine Akdeniz Otelciler Birliği (AKTOB)’un temsilcileri müteaddit defalar bu problemi bizlere getirdiler. Sayın Adalet Bakanımızın da içinde bulunduğu birkaç oturum yapılmak suretiyle bu problemi nasıl çözebileceğimiz müzakere edildi. Arkasından, yine, Kepez’deki haksız tapu iptal davaları hakkında mağdur olmuş vatandaşlarımızın içerisinden bir heyet, Kepez bölgesinden 20’ye yakın muhtarlarımızla beraber Parlamentoyu ziyaret ettiler, bizlere konularını anlattılar. Yine, Antalya Milletvekilimiz, Adalet Bakanımız Sayın Mehmet Ali Şahin’in içinde bulunduğu oturumlar yapıldı, muhtelif konu hakkında tecrübeli hukukçu arkadaşlarla görüşmeler yapıldı ve üzerinde mutabık kalınan metinler,
konunun önemi ve hassasiyeti sebebiyle muhalefet partisindeki arkadaşlarımıza da, özellikle Antalya milletvekili arkadaşlarımızın da görüşlerinin alınması amacıyla kendilerine takdim edildi.
Ben, huzurunuzda, hem Cumhuriyet Halk Partisi hem Milliyetçi Hareket Partisine mensup Antalya milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Bu kanun tekliflerine iştirak ettiler, hatta "Türk Ceza Kanunu 154’le ilgili değişikliği biz hazırlayalım, siz imzalayın." dedi Sayın Osman Kaptan, biz de buna memnuniyetle iştirak ettik, hep birlikte bu kanunu hazırladık. Bu hizmeti vatandaşlarımıza yapmaktan, Antalya milletvekilleri olarak, Sayın Adalet Bakanımızın da içinde ve başında olmak kaydıyla hep birlikte hazırlamaktan duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Neticede hepimiz vatandaşımıza karşı görevimizi yapmış olduk.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun, esas itibarıyla, Türk Ceza Kanunu ve Tapu ve Kadastro Kanunlarının birer fıkrasında değişiklik öngörüyor. Birinci maddeyle, vatandaşlara devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan alanlarda meydana gelen geçici kullanımlara karşı açılmakta olan ceza davalarının kamunun şikâyetine bağlı olması öngörülüyor.
Bahis konusu problem sanıldığı gibi sadece Antalya’nın meselesi değil. Burada ifade edildi, ülkemizin her köşesinde bu gibi açılmış ve açılmaya hazırlanan binlerce dava dosyası var, sadece İzmir’de 6 bine yakın dosyanın olduğunu, bunun 1.500’e yakınının da Menderes ilçesinde olduğunu biliyoruz.
Kamuoyunda duyulduğu şekilde, bahis konusu kullanımlar Akdeniz ve Ege’de imarlı parsellerde ruhsatlarıyla turizm tesisi ve işletmeciliği yapanların mesleklerini ifa edebilmek için tesislerinin önüne müşterilerinin güneşten korunması veya vakit geçirmesi için herhangi bir temel ve kalıcı bina yapmaksızın kullandıkları geçici güneşlik alanlardır. Yaz mevsiminde bu tür işletmelerin geçici olarak kullandıkları bu yerler defterdarlıklar tarafından tutanakla belirlenmekte, takdir komisyonlarınca tarh edilen ecrimisil bedelleri de işletmelerden tahsil edilmektedir. Biraz önce ifade edildi, 2007 yılında Antalya kıyılarında meslek sahiplerinin bu kullandıkları yerler için ödedikleri ecrimisil miktarı 15 milyon liranın üzerinde, 2008 yılında ödedikleri de 19 milyon lira civarındadır. Fakat, bu paraları ödemiş olmaları ceza davasına muhatap olmalarını önlememektedir. Amacımız, bu ceza davasına muhatap olmayı önlemektir.
Biz, bunun Türkiye’nin bütün kıyılarını ilgilendirdiğini, tabii ki, biliyoruz ve ifade ediyoruz. Esasen sadece turizm sektörünü ve sadece Akdeniz ve Ege kıyılarını ilgilendiriyor olsa dahi bu değişikliği yapmamız icap eder. Turizm sektörü, ülkemizin 1959 yılından bu yana bir devlet politikası hâlinde desteklediği bir sektördür. Nitekim, ülkemiz 1980’li yıllardan bu yana beklediği, ümit ettiği, hayal ettiği rakamlara son yıllarda erişmiştir. Biraz önce, yine, değerli milletvekilleri ifade etti; geçen yıl 26 milyon turist, 22 milyar dolar turizm geliri elde ettik. Turizm, Türkiye’nin petrolüdür. Sadece bizim kıyılarımızdaki problemi halledecek bile olsa bu kanunu çıkarmamız, desteklememiz icap eder kanaatindeyim.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz tasarının 2’nci maddesi -ifade edildi- 3402 sa-yılı Kadastro Kanunu’nun 12’nci maddesinin üçüncü fıkrasında on yıllık zaman aşımının kimleri kap-sayacağına dair açık ve sarih bir ifade getirmektedir. "Mevcut ifade sarih değil m?" diye sorulabilir. Mevcut ifade şu: "Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesin-leştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz."
Hüküm esasen gayet açık. 1963 yılından itibaren ülkemizdeki yaygın kadastro çalışmaları ve tapulama çalışmalarını takiben özel tapulu mülkler mirasa ve alım satımlara konu olmuştur. Kadastro Kanunu’nun 12’nci maddesinin çıktığı 1987 yılından 2003 yılına kadar on yıllık hak düşürücü süre kamu ve özel ayrımı yapılmadan uygulanmıştır.
Yine arkadaşlarımız ifade etti. 2004 yılından itibaren yüce Yargıtay, görüşünü değiştirerek, vatandaş tarafından açılan davalarda on yıllık süreyi uygulamakta, kamu kuruluşlarının açtığı davalarda ise on yıllık süreyi nazarıitibara almamaktadır.
Bize göre fıkra hükmünde yasa koyucunun iradesi açıktır. Ayrıca 1987 yılında Kanun’un görüşmelerinde kayda alınan fıkranın gerekçesinde de durum şöylece ifade edilmektedir -sadece ilgili yeri ifade ediyorum-: "Ayrıca büyük emek ve masrafla meydana getirilen düzenli kütük ve kadastro işlemlerinin korunmasını sağlamak için, kamu ve özel mal ayrımı yapılmadan kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak dava açılamayacağı esası getirilmiştir." ve devam ediyor, gerekçe bu kadar açık. Değerli milletvekilleri, Yasa’nın 12’nci maddesi 1987 yılında bu gerekçeyle yasalaşmıştır. Yasa gerekçelerinin de aynen yasa gibi bağlayıcı olduğu hukukun genel kabullerindendir. Buna rağmen ilgili dairenin kararlarında on yıllık sürenin kamu kurumları tarafından açılan davalarda uygulanmayacağı kabul edilerek son yılda, son dört yılda binlerce dava dosyası açılmasına ve vatandaşların mağduriyetine yol açılmasına bir zemin oluşmuştur. Bu durum karşısında tapular hakkında kamu kuruluşları yönünden ilelebet dava açılabilmesi mümkün hâle gelmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Badak, devam ediniz.
SADIK BADAK (Devamla) – Bize -bütün milletvekili arkadaşlarıma eminim geliyordur- Kütahya’dan, Balıkesir’den, yurdun çok değişik mevkilerinden şikâyetler geliyor. Sadece Edremit ilçesinde dört yüz davanın açıldığı bildiriliyor. Yine Kepez bölgesinde kırk beş yıl öncesinde kadastrosu yapılıp kesinleşen ve hâlen üzerinde kayıtlı, tapulu evlerini, arsalarını, apartmanlarını kaybetmek üzere olan binlerce vatandaşımız vardır. Bu ihtilafları gidermek amacıyla Kanun’un gerekçesinde belirtilen hüküm maddeye açıkça konulmaktadır.
Yasanın hazırlanmasında emeği geçen bütün kesimlere teşekkür ederken yasaya olumlu yönde desteğinizi beklediğimi ifade etmek isterim. Adalet Komisyonu Başkanımızın burada getirdiği yeni bir yaklaşımı eğer gruplar benimserse, bu konuda kesin hüküm giymiş vatandaşlarımızın büyük bir mağduriyetinin önleneceğini ifade etmek isterim.
Yüce heyeti, bu düşüncelerle saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Badak.