Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı
23. Dönem 2. Yasama Yılı
116. Birleşim 11/Haziran/2008 Çarşamba
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.45
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
Şahsı adına ikinci söz Antalya Milletvekili Sayın Sadık Badak’ta.
Buyurunuz Sayın Badak. (AK Parti sıralarından alkışlar)
SADIK BADAK (Antalya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yabancı uyruklu kişilere mülk satışı denilince hepimiz önce bir duruyoruz. Çanakkale’de savunduğumuz, İstiklal Savaşında yurdun dört tarafında kanla kazandığımız bu toprakları yabancılara mı satacağız diye önce bir irkiliyoruz. Fakat sonra işin aslını incelemeye başladığımızda bunun böyle olmadığını görüyoruz. Biz cumhuriyetimizi kurduktan sonra Milletler Cemiyeti içerisinde gururla, huzurla yer aldık. 1950’li yıllarda Birleşmiş Milletler Teşkilatına katıldık. 1960’lı yıllarda da Avrupa Birliği içerisinde yer alma iradesini Türkiye Cumhuriyeti gösterdi. Sonraki Hükümetler bu iradeyi uyguluyor. En büyük iradeyi de 58’inci ve 59’uncu Hükümetler gösterdi. 60’ıncı Hükümet de bu yolda güvenli adımlarla ilerliyor. Umarım, en kısa zamanda Avrupa Birliğiyle bütünleşmemiz ve dünyada hak ettiğimiz yeri aldığımız günleri göreceğiz.
FARUK BAL (Konya) – Sarkozy izin vermiyor.
SADIK BADAK (Devamla) – Ülkemiz, 1920’li yıllardan, o yoksulluk günlerinden bugün dünyanın 17’nci büyük ekonomisine ulaştı. Hep beraber hedefimiz dünyanın 10’uncu büyük ülkesi, 10’uncu ekonomisi olmak.
Burada yabancılara mülk satışı konusunda çeşitli endişeler dile getirildi. Bu endişelerin bir kısmını hepimiz paylaşıyoruz. Nitekim o endişelere bağlı olarak yasa son derece sınırlamalar getirmiş bulunuyor. Şimdi bir an düşünelim. Bu endişeler doğrultusunda her şeyden vazgeçelim. Elbirliğiyle, Türkiye’den mülk edinmiş olan bu elli dört ülkenin vatandaşlarının bütün haklarını iptal edelim. Bizim vatandaşlarımızın da yurt dışında edindikleri bütün mülkleri derhâl satmalarını ve ülkemize dönmelerini isteyelim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Böyle bir şey diyen yok ki! Varsayım.
SADIK BADAK (Devamla) – Dinleyin. Bu bize güç mü kazandırır? Bu bize güç kazandırır mı?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Nereden çıktı? Öyle diyen mi var?
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Dicle ve Fırat Havzasında niye toprak satıyordu, onu soruyoruz.
SADIK BADAK (Devamla) – Biz, dünya milletleri içinde, iki yüzden fazla devletin içerisinde en güçlü ülkeler içerisinde olmayı ve milletimizin fertlerini dünya milletleri içerisindeki fertler arasında göğsü ilerde, başı açık gezebilecek konumda olmasını arzu ediyoruz hep beraber. Dolayısıyla, eğer bizim ülkemizin vatandaşı o elli dört ülkeden herhangi birinde mülk satın alabiliyorsa, aynı şartlarla, biz, hiçbir endişeye mahal bırakmaksızın, o ülkenin vatandaşına da bu ülkede tapu vermekten endişe etmemeliyiz. Güvenlik sınırlarını, asayiş sınırlarını tabii ki ilgili bakanlıklar, ilgili kamu kurumları zaten görevleri dairesinde yapmaktalar. Bu konularda kendimizi endişeye sevk edici çeşitli abartılı düşüncelere hiç kaptırmamalıyız.
Bu yasa, gerçek şahıslara imar sınırları içerisinde -biraz önce ifade edildi- mülk satışını düzenliyor. İmar sınırları içerisinde, burada ifade edilen endişeler çerçevesinde tarım arazileri de bulunabilir fakat bir gerçeği gözden uzak tutmayalım: Bizim ülkemizde ortalama tarım arazisi büyüklüğü 1,5–2 dekardır. Ülkemizdeki tarım sektörünün verimsizliğinin temel sebeplerinden birisi de budur, tarım arazilerinin olması gereğinden fazla bölünmüş olması ve veriminin azalması. Avrupa Birliğinde ortalama büyüklük 175 dekardır. Hangimiz söyleyebiliriz, bugün, imar planları dâhilinde hangi ilçede veya hangi ilde 100 dönümün üzerinde, hatta 50 dekarın üzerinde tarım arazisi vardır? Keşke olsa, keşke olsa da bizim vatandaşlarımız bu tarım arazilerini verimli şekilde işletse, tarımda verimliliğimiz yükselse. 59’uncu Hükümetin bu konuda çıkardığı yasayı hepimiz alkışlıyoruz. Tarım arazilerinin 20 dekara çıkarılması konusundaki uygulamayı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü başarıyla yürütüyor ve destekliyoruz. Sadece 20 dekar. Arkadaşlar, Avrupa Birliğinde 175 dekar ortalama tarım arazisi büyüklüğü. Dolayısıyla imar sınırları içerisinde tarım arazisi satışı bu kanun çerçevesinde fiilen mümkün görünmüyor. Öyleyse, daha çok bu kanun, kat mülkiyetine tabi alanları veya kat mülkiyeti dışında özel konut satışına yönlendiren bir kanun. Konut satışına yönlendiğini ifade ettiğimiz zaman bir bakalım Türkiye’de bugüne kadar Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün verilerine göre kat mülkiyetine tabi satın alan kişi sayısı 42.742. 42.742 mülkün içerisinde en fazla beş ilde satılıyor. Bu beş il: Antalya, İstanbul, İzmir, Muğla ve Aydın. Bu 42 bin mülkün 37.130’u bu beş ilde satılmış. Bu rakamlar da bu satın almaların tamamen turizm amaçlı olduğunu gösteriyor, daha önceki değerli konuşmacılar ifade etti.
Bu satın almaların turizm amaçlı olduğunu gösteren bir başka gösterge de Anayasa Mahkemesinin bu kanunu iptal tarihi olan, iptalin yürürlüğe girdiği tarih olan 17 Nisandan bu yana, eminim sizleri de aramışlardır, özellikle Antalya’dan Çanakkale’ye kadar olan kıyılarımızdaki ilçe belediye başkanlarımız hararetle ifade ediyorlar, telefonlarla arıyorlar, Meclise geliyorlar "Aman gözümüz Mecliste, bu kanunu bir an önce çıkarın." diyorlar. Bu belediye başkanlarımız acaba kendi ilçelerini satmak mı istiyorlar? Onun için mi bize bunları söylüyorlar? Bu gerekçeleri, bu ifadeleri hiçbir şekilde kabul etmemiz mümkün değil.
Dünkü Sabah Gazetesinde Sayın Yavuz Donat’a Alanya Belediye Başkanımızın ifadesi var, yine aynı bu şekilde: "Gözümüz Meclistedir, bu kanunun çıkmasını heyecanla bekliyoruz." diye.
Yine size Antalya Ticaret ve Sanayi Odasının resmî yayın organının geçen ayki sayısından aynen okumak istiyorum: "Bugüne kadar yabancıların edindiği konut sayısı Antalya ilinde 17.850’dir. İlimizde mesken abonesi sayısı 700 binlerde. Dolayısıyla yabancıların edimindeki konut oranı yüzde 2’ler düzeyindedir. Yabancılar tarafından edinilen ana taşınmaz sayısı ise 1.630, alanı 1,8 milyon metrekare yani ortalama büyüklük bir dönümün biraz üzerindedir. Antalya’nın yüzölçümü 20 bin kilometrekare yani 20 milyon dekar alanımızın 1.800 dekarı on binde 1’den daha az bir oranı yabancı mülkiyetindedir. Konut alanlarını da sayarsak bu 2 katına çıkar ve on binde 2’ye yaklaşır. On binde 2 oranında satıştan elde edilen döviz geliri 2,5–3 milyar dolar civarındadır. Kanun izin verdiği takdirde bu 10 kat artsa sadece Antalya’ya gelecek döviz miktarı 25 dolar mertebesindedir." ATSO’nun yayın organı.
Dolayısıyla, bu kanun bu hâliyle ülkemizin menfaatlerini koruyucu, ülkemizin milletler cemiyeti içerisindeki yerini daha da sağlamlaştırıcı niteliktedir. Kanunun uygulanmasında özellikle turistik yörelerimizde yapılacak konutların ve yine özellikle Avrupa Birliği vatandaşlarına satılmasına özen gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu, Avrupa Birliği sürecinde bizim politikalarımızı da kolaylaştıracaktır kanaatindeyim.
Bu düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Badak.