2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2009 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı Plan ve Bütçe Komisyonu Görüşme Tutanakları
11.11.2010
– Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
– Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 10.13
BAŞKAN: Mehmet Mustafa AÇIKALIN (Sivas)
BAŞKAN VEKİLİ: Recai BERBER (Manisa)
SÖZCÜ: Hasan Fehmi KİNAY (Kütahya)
KÂTİP: Süreyya Sadi BİLGİÇ (Isparta)
Buyurun Sayın Badak.
SADIK BADAK (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, çok değerli bürokrat arkadaşlar, sayın basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli hemşehrim Antalya Milletvekili Sayın Kaptan’ın ifade ettiği son husustan başlayarak konuşmama devam etmek isterim. Doğrusu Antalya’daki bu FİFA standartlarında 30 bin, 40 bin kişilik bir stadyumun yapılması, sadece o 100. Yıl tesislerinin şehir içinde kalmasından kaynaklanmadı. Oradaki finansman modelinin ne yazık ki yerel siyasete alet edilmesi, CHP’li arkadaşların buna büyük bir itiraz göstermeleri ve bu modeli reddetmeleri sebebiyle, biz ranta karşıyız, biz böyle bir kamu tesislerinin, kamu alanlarının değer artışlarının yine kamu tesisi yatırımına dönüştürülmesini doğru bulmuyoruz yaklaşımından kaynaklandı. Bu konuda bir kısa bilgi vermek aslında gerekiyor. Sayın Aslanoğlu bu konuyu alkışladı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Neyi?
SADIK BADAK (Devamla) – “Kamu yatırımlarının kamu alanlarından elde edilen değer artışlarıyla karşılanması doğrudur.” dedi. Biz de bu görüşe katılıyoruz, saygı duyuyoruz. Bu, sadece Türkiye’de uygulanan bir model de değil, dünyada çok uzun zamandır uygulanıyor, ülkemizde de 1980’den beri değişik alanlarda, sadece spor yatırımlarında değil, pek çok konularda, yollarda, sağlık tesislerinde, eğitim tesislerinde uygulanıyor.
Türkiye’de Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü de… Son altı yıldır pek çok ilimizde yapılmakta olan bu FİFA standartlarındaki stadyumlar bu modelle yapılıyor. Antalya’da da böyle yapılacaktı. Kayseri ve Rize statları, Trabzon statları böyle yapıldı. Konya, Bursa, Afyon, İstanbul Seyrantepe statları böyle yapılıyor ve Malatya, Sivas statları da böyle yapılacak.
Şimdi, biz, sağduyusuna inanıyoruz, güveniyoruz Sayın Kaptan’ın. Kendisi eğer bu konuda bir inisiyatif kullanırsa gelin Antalya’daki bu problemi çözelim. Orada başlamış olan bir sözleşme var. Gençlik Spor Genel Müdürlüğü, kendi yerini Büyükşehir Belediyesinin imar kullanıma terk etti. Büyükşehir Belediyesi de bir müteahhitle sözleşme imzaladı fakat sonra bu sözleşmedeki kat serbestisinin uygun olmadığı yönünde münakaşalar, davalar doğdu. Getirilsin bir teklif, şimdi Büyükşehir Belediyesi bir teklif getirsin, kat yüksekliğini sınırlandırsın, hatta inşaat alanını daraltsın yani problem halledilsin, müteahhitle mutabık kalınsın. Müteahhit derse ki kat sınırlandığı için ben bunun karşılığında elde edeceğim değerle bu statları, bu spor salonlarını, bu havuzları yapamam derse büyükşehir belediyesi başka bir kamu alanından da değer artışı ilave etmek suretiyle bu tesisleri Antalya’ya kazandırabiliriz kanaatindeyim. Bu konuda Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüz, Sayın Bakanımız da eminim gereken hukuki kolaylığı, idari kolaylığı gösterecektir. Antalya’ya geliniz, bu stadyumu hep beraber bu tesisleri kazandıralım.
Sayın Bakanım, değerli arkadaşlar; ben, spor konusunda yapılan, pek çok spor alanlarında yapılmakta olan son yıllardaki gelişmeleri, altyapı tesislerini büyük bir memnuniyetle karşılıyorum. Özellikle Erzurum’a yapılmakta olan bu kış spor tesisleri, bizim Doğu Anadolu’muzun spor açısından önemli bir dönüm noktasını teşkil edecektir fakat diyorum ki bu sadece üniversite spor oyunlarıyla kalmasın. Ülkemiz buraya böyle büyük bir yatırım yapmışken Erzurum ilimizde önümüzdeki yıllarda bir kış spor olimpiyatlarına da ülkemiz talip olsun; 2016 olur, 18 olur, 20 olur. Hatta bununla beraber yaz olimpiyatları için de İzmir ilimizi değerlendirelim. İzmir ilimizde de geçen yıllarda üniversiteler arası spor müsabakaları yapıldı. Burada da ciddi tesislerimiz var. Yeni tesisler de takviye edilebilir. İzmir ilimizde de yaz spor oyunları konusunda bir teşebbüste bulunmanın doğru olacağı kanaatindeyim. Hatta daha ileri giderek İstanbul için uzun zamandır teşebbüs etmekte olduğumuz olimpiyatları İstanbul dışında bir şehirde, mesela İzmir’de yapmayı neden değerlendirmiyoruz? Böyle bir konuyu tartışmakta fayda olduğu kanaatindeyim.
İstanbul ilimiz, tabii ki dünyada başlı başına kendi özelliği, tarihî misyonu sebebiyle bilinen, tanınan bir ilimizdir. Özellikle son yıllarda kongre ve fuar organizasyonlarında Orta Doğu’da çok öne çıkan, hak ederek öne çıkan bir ilimiz. 5 bin kişilik, 8 bin kişilik kongreler artık İstanbul’a gelebiliyor ama geliniz, bu büyük olimpiyat, spor oyunlarını da İstanbul’da değil de Anadolu’da, İzmir’de düşünelim, bu konuyu tartışalım. İstanbul’daki yatırım ve operasyon maliyeti ile İzmir gibi bir Anadolu kentinde yatırım ve operasyon maliyetleri son derece farklı olacaktır takdir edersiniz. Ayrıca gerek tesis işletme gerek doğrudan gerek dolaylı faydalarının İzmir ve Anadolu bölgesinde daha da sosyoekonomik faydalarının yüksek olacağı kanaatindeyim.
Yine Trabzon’dan bahsetmek istiyorum. Bir hemşehrimizin değerlendirilebilecek, üzerinde çalışılabilecek bir önerisi var, bir Rizeli hemşehrimizin, bir kardeşimizin. Diyor ki: “Ben dünyayı dolaştım, futbolu seven bir insan olarak, Trabzon halkı kadar futbol sevgisiyle bütünleşmiş bir halk görmedim.” Bu önemli bir şey. Bir halkın bir faaliyeti sevmesi, benimsemesi tabii ki o faaliyetin orada yeşermesi için önemli bir unsur. “Acaba Trabzon’da dünya çapında bir futbol akademisi kurulsa.” diyor. Bugün Brezilya’nın yahut şu ülkenin dünyaya futbol ihraç ettiğini biliyoruz. Gençlerin genlerinden gelen fakat daha sonra halkın bunu sevgisiyle besleterek o kabiliyetlerini, gençlerin kabiliyetlerini geliştirmek suretiyle dünya yıldızları oluyorlar. Acaba Trabzon’da da böyle bir futbol akademisi kurarak Türkiye’nin bütün kabiliyetlerini bire bir eğittiğimiz, devletin, Gençlik Spor Genel Müdürlüğünün bütün imkânlarını buraya hasrettiği bir merkez acaba sizin düşündüğünüz spor turizmi açısından da bir fayda sağlayabilir mi diyorum.
Spor turizmi konusuna Bakanlığınızın, Genel Müdürlüğünüzün bu kadar hem kurumsal hem bireysel manada önem vermesi, doğrusu, Türkiye’nin turizm başkentinin milletvekili olarak beni son derece mutlu etti. Spor turizmi yatırımlarının ülkemizde yapılacağı iller arasında en çok getiri sağlayacaklardan birisi şüphesiz Antalya’dır. Antalya’da spor tesisleri yapılırken ilçelerimize dağıtılmasının önemine işaret etmek istiyorum. Genellikle il merkezleri bu gibi tesisler yapılırken göz önünde tutuluyor. Bizim ilimizin merkezi de şu anda Muratpaşa ilçesi adıyla bilinen tam o merkezdir. Ama artık ilçelerimiz de kendini göstermeye, gelişmeye başladı. Alanya’dan Serik’e, Manavgat’tan Kemer’e kadar pek çok farklı spor dalları gelişiyor. Mesela Kemer ve Kaş’ta su altı sporları son derece gelişme istidadı gösteriyor. Ayrıca Serik ilçemiz bizim ata sporumuz güreşler açısından son derece gelişmeye müsait, insan altyapısı, sevgisi itibarıyla müsait bir ilçemizdir. Spor altyapılarının ilçelerimize dayatılması hususunu dikkatlerinize sunmak istiyorum ve son olarak Yüksek Öğretim Kredi ve Yurtlar Kurumumuzun gerek tesis yapımında gerek bu tesislerin son derece disiplinli işletme modeli geliştirmiş olması dolayısıyla teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Pek çok şehirde olduğu gibi Antalya’da da kapasite eksiği bulunuyor. 2 binin üzerinde eksiğimiz var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Ek sürenizi başlatıyorum.
SADIK BADAK (Devamla) – Bu konuda Sayın Genel Müdürümüzün gayretleri var, biliyorum, gerek doğrudan tesis yatırımı yoluyla gerek kiralama yoluyla. Bu çabaların, teşebbüslerin bir an önce sonlandırılmasını temenni ediyorum. Bütçelerimizin hayırlı olmasını diliyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Badak.
SADIK BADAK (Antalya) – Başkanım, bir açıklama müsaade ederseniz, Sayın Öztrak müsaade ederse Sayın Günal’ın bir ifadesine itiraz etmek istiyorum.
Bu siyasete bulaşmak, bulaştırmak meselesi sanki siyaset fena bir şey de “aman buna bulaşmayalım” gibi ifade ediliyor ve anlaşılıyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hayır, hayır, sporu siyasete bulaştırmayalım.
SADIK BADAK (Devamla) – Hâlbuki siyaset ülkenin yönetim modelidir ama biz “spora tarafgirlik bulaştırmayalım” manasında kullanıyorsak tamam ama genellikle kamuoyunda uzun zamandır, 1960 ihtilalinden bu yana özellikle “Aman oğlum, siyasete bulaşma, bunun sonu kötüdür.” filan gibi…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – O farklı bir şey Sayın Badak.
SADIK BADAK (Devamla) – …böyle korkutucu, ürkütücü, aşağılayıcı, insanları siyasetten uzak tutmaya yol açıcı, “Aman siyasete girme, siyasi partiye girme, bir siyasetçiyle görüşme” gibi ifadeleri ülkemizin geleceği, demokrasinin ülkemizde derinleşmesi açısından isabetli bulmadığımı ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.