Haberkuşağı/ ÖZEL Yanlış anlaşılmasın, hiçbir milletvekiline “sıradan” demek haddimize değil elbette ama o benim çocukluğumdan bu yana kafamda oluşmuş “milletvekili” imajını yıkan kişi. Kişisel web sitesine (sbadak.com.tr) göz atarsanız neden böyle dediğimi anlayacaksınız.
Aklımı(nı)za gelen her şeyi sorduk kendisine. Hem Antalya’yı konuştuk hem Türkiye’yi.
Sadık Badak
Antalya Milletvekili
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi
Ak Parti MKYK Üyesi
Ak Parti Ar-Ge Başkan Yardımcısı
En çok Ar-Ge Başkan Yardımcılığı görevini merak ediyorum.
Ak Parti’nin araştırma geliştirme çalışmalarının yürütüldüğü bir bölüm. Ağırlıklı olarak son 3-4 yıldır Siyaset Akademisi çalışmalarını organize ediyor. Amacımız, Türk siyasetinde yeni dönem insanını hazırlamak. Ve bunu dünün çatışmacı üslûbuyla değil, sevgi ve saygı üslûbuyla oluşmasını sağlamak. İnsanlarımıza, memleket meselelerine bakışlarını, diğer ülke insanlarının memleket meselelerine bakış açılarıyla mukayese edebilme kabiliyetini kazandırmak. Bugünün modern yönetim ve davranış modellerini tanımalarını sağlamak.
Siyaset Akademisi’ne katılmak için Ak Parti’li olmak şart değil
Amacımız bugüne kadar siyasete hiç girmemiş, nereden başlayacağını bilemeyen insanları sivil siyasete ısındırmak ve yeni donanımlarla donatmak. Bu kişiler her görüşten olabiliyor, toplumun her kesiminden gelebiliyor. Başvuru formunda Ak Parti’ye üye olmak, Ak Parti’ye oy vermek gibi bir şart yok. Keza, burada eğitim almış kişilerin illâ Ak Parti’de siyaset yapması gibi bir şartta yok. Biz Siyaset Akademisini bütün siyasi partilere insan yetiştiren bir mekanizma olarak görüyoruz.
Fatih Altaylı geçenlerde CHP’lilere "Gidin biraz Ak Parti’nin Siyaset Akademi’sinde eğitim alın" demişti.
Öyle mi duymadım. Ama doğru söylemiş.
Siyaseti siviller yapar
Neden diye soracak olursanız, biz Türkiye’de siyasetin sivilleşmesini doğru buluyoruz. Çünkü gelişmiş ülkelerde siyaset siviller tarafından yapılır.
Bizim ülkemizde özellikle 1960 darbesinden sonra, sivillerin siyaset yapmasının önüne, bir korku unsuru konulmuştur. Bugünkü tabirle "mahalle baskısı". Bu korku, elle tutulmayan, gözle görülmeyen fakat insanların davranışlarını sınırlandıran en etkili güçlerden birisidir.
Bu korkular sonucunda, varlıklı aileler iyi yetişmiş çocuklarını siyasetten devamlı uzak tuttular. Aman siyasete bulaşma. Halk arasında siyaset, bulaşılacak ve sonu belli olmayan, hapisle, idamla bitebilecek bir alan olarak algılanıyordu bu yüzden.
Siyaset, farklı düşüncelerdeki insanların memleket meselelerini görüşmesi ve çözmesi için oluşturulmuş platformdur. Memleket meseleleri bazen masa etrafında, bazen kürsüler aracılığıyla müzakere edilmeli. Bu müzakereyi siviller yapmalı. Askerler, yargıçlar, bürokratlar görev ve yetkilerini kullanarak yapamaz.
Siyasete herkes girebilir, iki satır dilekçeye bakar
Askerlerin, yargıçların, bürokratların siyaset yapmaya hakkı yok mu? Elbette var. "Ben ne iyi siyaset yaparım" diyorsa eğer, içinde bu ateşi hissediyorsa, hemen gidip iki satır dilekçe verecek, gönlünün dilediği partiye girecek. Fikir ve düşünceler vatandaşın terazisine çıkmalı.
Muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak değil, geçmek hedefimiz
Bizim hedefimiz Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyet seviyesine ulaşmak ve onu geçmek. Ulaşmak değil, geçmek. Geçmek için de yeni yollar keşfetmemize gerek yok, diğer ülkeler nasıl geçmişlerse biz de aynı yolları takip ederiz. Gelişmiş ülkelerin geçtiği yol budur. Ülkemizin vesayetçi anlayışına göre; "Siviller yanlış yapar, onların yanlışlarını resmi görevliler zaman zaman düzeltmeli’. Bu yanlış bir mantıktır. Siyasetçi yanlış yaparsa ilk seçimde vatandaş onu kenara koyar. Atatürk, Cumhuriyeti bazı meslek mensuplarına değil, sivil Türk Gençliğine emanet etti.
Ak Parti Antalya milletvekilleri arasında bir görev paylaşımı yapıyor mu? Meselâ bölge bölge, ilçe ilçe.
Hayır. Her milletvekili sadece Antalya’nın da değil, ülkenin her metrekaresinden sorumludur. Vatandaşımız hukuken de fiilen de Türkiye’nin her yerinden her milletvekiline kendi meselesini aktarabilir.
Ak Parti hükümeti Antalya’ya torpil mi geçiyor?
Sadece Antalya’da değil Türkiye’nin genelinde şöyle yaygın bir kanaat var: Ak Parti hükümeti Baykal’a nispet olsun diye Antalya’ya diğer illerden çok daha fazla yatırım yapıyor.
Haksızlık, Büyük haksızlık. Yurdun her yerine büyük yatırımlar yapılıyor.
Gidin, Bingöl’e. Hakkari’ye gidin. Hakkari Yüksekova’ya devasa bir havaalanı yapılıyor, Şırnak’a havaalanı yapılıyor. Ağrı’ya Şırnak’a, Hakkari’ye, Bingöl’e, Ardahan’a üniversiteler yapılıyor. Güneydoğu’da 3 milyon vatandaşımıza iş sağlayacak olan GAP projesine yapılan yatırım, blok olarak Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımıdır.
Bitmez denilen Karadeniz otoyolunu biz bitirdik. Gidin, Kastamonu’nun yollarını görün. Ankara havaalanını görün. Ve bu hizmetlerin birçoğunu devletin kasasından bir kuruş çıkmadan yaptık.
Şehirlere yapılan yatırımlar, o şehirlerin yerel yöneticilerinin hükümetlerle kurduğu diyalogla doğru orantılıdır. ANAP zamanında meselâ, CHP’li olan Gaziantep Belediye Başkanı Sn Celal Doğan, Özal hükümetiyle çok iyi diyalog kurmuştu. Gaziantep’e büyük altyapı hizmetleri yaptırttı, sanayi bölgeleri kurdurttu.
Belediye hizmet etmek istiyorsa hükümetle iyi diyalog kurmasını bilmeli
Antalya’da da yatırımların göze batar bir şekilde gelişmesi, Sayın Menderes Türel’in hükümetle iyi diyalog kurması sayesinde olmuştur. Bir belediye başkanı, inandırıcı bir şekilde Bakanlara gidip projelerini anlatmazsa, aksine kavgacı, itici bir üslûpla yaklaşırsa…
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, merhum Priştina meselâ, kendisi CHP’liydi. Fakat diyalog kurmada başarılıydı. Bu en müşahhas örnek. Sayın Priştina İzmir için Worl Expo’ya ilk başvuran başkandı. 1993’ten beri İzmir bu konuda hükümetlere başvurdu. Fakat hükümetler tarafından atılması gereken adımlar atılmadı.93’ten 2004’e kadar hiçbir hükümet İzmir’in bu talebini kabul etmedi. BIE’ye (Bureau of International Expositions) hükümetlerin üye olması ve başvurması gerekiyordu. 2004 Ekim ayında Ak Parti hükümeti buraya üye olmayı kabul etti yerel yöneticilerin talebiyle. Demek ki iyi diyalog kurulursa oluyor.
Yani, Baykal’a nisbet olsun diye Antalya’ya hizmetler yapılmış değil.
Antalya Akaydın’ının üslûbunu haketmiyor
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ı başarılı buluyor musunuz?
Bir siyasetçi olarak, bir belediye başkanı olarak, çatışmacı üslûbunun Antalya’mıza faydalı olmadığı kanaatindeyim. 1970’li yılların ideolojik, polemikçi, çatışmacı, ayrımcı üslûbunu Antalya hak etmiyor.2010’lu yılların siyasi üslubu bu olmamalı. Antalya seçmeni bunu değerlendirecektir.
Henüz bir hizmetini göremedik
Hizmetleri?
Henüz bir şey göremedik. Spor tesisleri, basketbol salonu (arena) yapılamadı. EXPO’yu Antalya’ya getirdik, bugüne kadar inisiyatif almadılar. EXPO 5 yıllık yoğun çalışmamızın ürünüdür. Her türlü desteği vermeye hazırım. Deniz Ulaşımı için Bayındırlık Bakanlığına Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetim Planını tamamlattık. Plana göre önceki dönemden kalan 3 deniz taşıtı ile Lara Örnekköy’den Kemer’e deneme seferlerinin başlatılmasını bekliyoruz. Siyasi desteği vermeye hazırız.
Referandum sonuçlarını nasıl değerlendiriyor?
Referandumda %58’lik evet beklediğiniz bir oran mıydı?
%60 civarında bekliyordum.
Antalya’da da %56 hayır, %44 evet çıktı.
Antalya’da da evet oylarını biraz daha fazla bekliyordum.
2011 seçimlerinden ne bekliyor?
Ak Parti 2011 seçimlerinde sizce 2007’deki %47’lik oranı yakalayabilecek mi?
Geçecek.
Saadet Partisi’nin zayıflaması bunda etkili olabilir mi?
Hayır, diğer partilerin gerilemesi veya gelişmesi bizi etkilemez. Ak Parti, yurt içinde halkıyla ve yurt dışında komşularıyla, hatta tüm dünya devletleriyle kurduğu iyi diyalogların vatandaşımızca değerlendirilmesi sayesinde bu oranı yakalayacaktır.
Meselâ, Birleşmiş Milletlerin 60 yıllık tarihinde sadece 5 defa yapılan toplantının altıncısı geçen hafta Türkiye’nin talebiyle Cumhurbaşkanımızın başkanlığında yapıldı. Bu, Ak Parti hükümetinin devlete kazandırdığı vizyonun meyvesidir. Vatandaşımızın cebinde taşıdığı pasaportun değeri arttı, imajı yükseldi. 80’li 90’lı yıllarda vatandaşlarımız yurtdışında geri bir ülkenin vatandaşı olarak görülüyordu. Bugün ise BM güvenlik konseyinin başkanlığını yapan bir ülkenin vatandaşı.
Türk parası meselâ, yurtiçinde bile kullanılmaz hale gelmişti, şimdi dünya piyasalarında prestijli bir yeri var.
Gerçek Milliyetçiliği hayata geçiren Ak Parti’dir
Peki, MHP’den de ciddi kopmaların olacağı ve bunun Ak Parti’ye yaradığı görüşüne katılıyor musunuz?
Hayır. Biz Ak Parti’yi, Milliyetçiliği hem ruhuyla hem vücuduyla harekete geçirmiş bir parti olarak görüyoruz. Ak Parti, Milliyetçiliği yurtiçinde de yurtdışında da vizyon olarak hayata geçirebilmiş bir partidir. Milliyetçiliğin en temel felsefesi nedir? Memleketin insanlarını daha sağlıklı, daha donanımlı hale getirebilmek.
150 binin üzerinde derslik yapıldı. Kurulan 75 yeni üniversite ile üniversite sayısı 154’e çıktı. Milliyetçilik, Anadolu üniversitelerinden mezun olmuş bir mühendisi, bir İngiliz, bir Fransız mühendis rakibinden geri kalmayacak şekilde yetiştirmektir.
Türk yapımı uydu
Gerçek Milliyetçilik, Türk yapımı Göktürk uydusunu uzaya fırlatabilmektir.
Çok güzel, tarihi belli mi?
2012 yılında.
Türk dünyası ile, bugüne kadar temenni edilmiş tüm hedefleri gerçekleştirmiş tek Ak Parti var. Türk Dünyası için son derece önem arz eden Orhun Abideleri’ne asfalt yol yaptıran bu iktidardır. Bu Milliyetçilik değil midir? Bugün Balkanlardan Moğolistan’a bütün Türk Dünyası ile en iyi diyalogu kuran Ak Parti iktidarıdır. Bunun meyvelerini de alıyoruz. Geçen hafta Türk Dünyası İşbirliği Konseyi kuruldu. Bunlar Türk Milliyetçiliğini Ak Parti’nin yaptığını gösteren en müşahhas göstergelerdir.
Konuşmak kolay. Ama iktidara geldiğinizde bunu yapıyor musunuz, yapamıyor musunuz? Buna bakmak lâzım.
Türk Dünyası Birliği mümkün mü?
Türk Dünyası Birliği diye bir proje duymuştuk, bizi heyecanlandırmıştı. Mümkün mü acaba?
Aynı dil ailesinden konuşan, nesiller boyu aynı kültürü taşıyan insanlarımızla tabii ki gönül bağımız var. Gönül birliği, dil birliği, fikir birliği elbette var ve bunu daha kuvvetli hale getirmemiz lâzım. Fakat bu resmî bir Devletler Birliği şeklinde olmaz. Bunu Gaspıralı İsmail’in ortaya koyduğu prensipler şeklinde değerlendirmek en doğru olanıdır. Türk Dünyası ülkeleri arasında İstanbul Türkçesi ortak dil olarak kabul edilmiştir. Yani dil birliği. Ortak kültür ve sanat faaliyetleri, ekonomik faaliyetler daha da arttırılabilir. Türk Dünyası’ndaki Kazak, Özbek, Azeri tüm kardeşlerimizle her türlü bağımızı geliştirebiliriz. Ama bunu ortak bir devlet çatısı altında düşünmeyi doğru bulmuyorum.
Soruya geri dönecek olursak, MHP’den partinize kayma bekliyor musunuz?
Sadece MHP’den değil, geçmişte her partiye oy vermiş olan vatandaşlarımızın bu dönemde Ak Parti hizmetlerini daha yakından değerlendireceğini düşünüyorum… Ak Parti 2007 seçimlerinde vatandaşa verdiği sözlerin büyük kısmını tüm engellemelere ve dünya ekonomik krizine rağmen yerine getirmiştir. 2010 Ekim Türk iyesi, 2007 Türkiye’sinden her açıdan daha ileri seviyededir.
Hakkı Arslan / Haber Kuşağı
YARIN:
Ak Parti sahil kesimlerinde neden başarısız?
CHP’den daha halkçıyız
Ak Parti kendini tanıtamıyor mu?
Özelleştirme vatanı satmak mı?
Sistematik yalan zincirleri
“Vatandaş Anayasa’yı değiştirin” diyor
“Açılım, korkulardan arınma projesi”
World Expo fuarının birinci sorumlusu kim?