Haberkuşağı/ ÖZEL
Ak Parti Antalya Milletvekili Sadık Badak ile yaptığımız röportaja kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Röportajın birinci bölümüne bu linkten ulaşabilirsiniz.
Sadık Badak
Antalya Milletvekili
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi
Ak Parti MKYK Üyesi
Ak Parti Ar-Ge Başkan Yardımcısı
Ak Parti sahil kesimlerinde neden başarısız?
Her seçim sonunda görmeye alıştığımız o meşhur Türkiye haritasını nasıl açıklayabiliriz. Ak Parti sahil kesimlerinde neden zayıf?
Biz kendimizi şöyle tarif ediyoruz: Ak Parti, Muhafazakâr, Demokrat bir partidir. Bu tanımın içinde Sosyal ve Liberal prensiplerimiz de bulunuyor. Türk siyasi tarihinin uygulamalarına bakılırsa Sosyal devlet uygulamaları ve güçlü firmaları kısıtlamadan, serbest rekabeti sınırlandırmadan zayıf firmaları destekleyen liberal uygulamaları başarıyla gerçekleştirmektedir. Cumhuriyet Halk Partisi tabanı daha çok sosyal ve liberal prensiplere bakıyor.
Kıyı kesimlerimizde Ak Parti kendini acaba iyi anlatabildi mi? Kıyı kesimlerimize sanıyorum sosyal ve liberal yönümüzü gösteremedik.
CHP’den daha sosyal daha halkçı partiyiz
Bence sahil kesimleri Ak Parti’nin sadece muhafazakâr tarafını görüyor.
Ak Parti bugüne kadar belki bu yönlerini çok fazla öne çıkarmadı. Aslında adında, sosyal, demokrat, halkçı olan partilerden fazla sosyal uygulamaları yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz. 1994 yılında en varlıklı kesimin Gayri Safi Milli Hâsıla’dan aldığı pay %55’ti. Bugün şimdi %45’tir.
10 puan, tam 10 puanı Ak Parti varlıklı kesimden alıp geliri daha düşük kesimlere yaymıştır. Bunun 2010 yılı için parasal karşılığı 70 milyar dolardır. Bir iktidar, bütçe uygulamalarıyla, varlıklı kesimden 70 milyar dolar almış, hiçbir rahatsızlık uyandırmadan diğer kesimlerin gelir hanesine katmıştır. Bu sosyal başarı değil midir?
Milli gelirin adaletli dağılmasında hedefi yakaladık
Bugün bir öğretmen aile, bir polis ailesi çift maaşla araba alabiliyor, ev alabiliyor. 8 yıl önce böyle şeyler mümkün değildi. Gayri Safi Milli Hâsıla’nın dağılımı bu iktidar zamanında düzelmiş mi, bozulmuş mu? Sosyal barışın son dönemlerde gelişiyor olması da buna bağlıdır. Orta direk güçlenmektedir.
En varlıklı kesimin GSMH’den aldığı payın %40’lar düzeyinde olması doğrudur. Bugün bu oran gelişmemiş ülkelerde yok, pek çok gelişmiş ülkede bile yok. Yani Türkiye, gelir dağılımı ile dünyanın en iyi ülkeleri arasına girmektedir.
En düşük gelirli kesimin Gayri Safi Milli Hasıla’dan aldığı pay %4,9′ iken, Ak parti iktidarı döneminde %6,5′ e yükselmiştir.
Ak Parti kendini iyi tanıtamıyor mu?
O zaman Ak Parti’nin tanıtım faaliyetleri zayıf kalıyor diyebilir miyiz? Geçen elime bir Ak Parti broşürü geçti. O kadar çok hizmet yapılmış ki Antalya’ya. 8 yıldır Antalya’da yaşıyorum, her gün yerel gazeteleri bile okuyorum. Bu hizmetlerin çoğunu ben bile duymadım.
Ak Parti’nin tanıtımının yetersiz olduğunu düşünmüyorum. Hizmetler çok fazla. Muazzam, sayısız hizmetler var. Hepsinin duyurulması, tek tek anlatılması imkânsız. Bakın bu memlekette, bir Boğaz Köprüsü yapıp bununla iki seçim kazanan partiler olmuştur. Bugün, Boğaz Köprüsü öneminde onlarca proje sessizce gerçekleşiyor. Her sektörde, her bakanlıkta yüzlerce iyileştirme yapılıyor.
Türkiye bir sanayi ülkesi haline geldi. Türk makine sektörü 200 ülkeye makine satıyor. Bu çok önemlidir. O ülkenin sanayicisi ve Eximbank’ı Türkiye’nin makinelerinin iyi çalışacağına, kendilerine kazandıracağına ve makine bakım garantilerinin işleyeceğine güveniyor.
Bakanlıklara bağlı 140’dan fazla Genel Müdürlüğün bünyesinde ve uygulamalarında yüzlerce iyileştirme yapıldı. Sayın Başbakan, sayın bakanlar bunların hangi birini anlatsın. Anlatmak mümkün değil, takip etmek de mümkün değil. Milli geliri, Gayri Safi Milli Hâsıla’yı 7 yılda 3 kat artırmak böyle gerçekleşti.
Satınalma gücü arttı
Muhalefet milli gelirin 10 bin dolar olduğunu da kabul etmiyor.
Rakamlar ortada. Vatandaşın satın alma gücü çok arttı. Demin dedik ya, bir öğretmen veya polis çift sadece maaşıyla araba ve uzun vadeli krediyle ev alabiliyor. Bugün gidin bir otomobil bayiine, size 3 ay sonrasına gün verirler. Dikkat edin, artık Türkiye’de eski tüplü televizyonlar satılmıyor, Üretilmiyor bile. LCD televizyonlar satılıyor. Siz sanıyor musunuz ki, meselâ Ukrayna’da, başka ülkelerde böyle.
Türkiye, bilişime, teknolojiye en çok yatırım yapan 6-7 ülkeden biridir. 2023 yılında 70 milyon vatandaşımız interneti kullanacak. Bugün Türkiye bilişim altyapısı bakımından Avrupa’nın 6. ve dünyanın 10. ülkesi durumunda.
Silikon Vadisi Projesi
Ankara, Eskişehir, Gebze gibi yerlerde kurulması planlanan büyük Silikon Vadileri projesi vardı, ne oldu, rafa mı kalktı?
Hayır, rafa kalkmadı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı çalışıyor. Gebze’de TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, kampüsü var. Bu kampüsün değerlendirmesi yapılıyor. Silikon Vadisi projesi için de Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesinde bir kurum çalışmalarına devam ediyor.
Özelleştirme, vatanı satmak, vatan hainliği…
Türkiye özelleştirme de geç bile kaldı
Siz çok çalışıyoruz diyorsunuz ama muhalefet çok sert dille eleştiriyor. Yetersiz demiyorlar, hiçbir şey yapmadı diyorlar. Hatta özellikle özelleştirmelerden dolayı, "vatanı satıyor", "vatan haini" bile diyorlar.
Özelleştirme satmak değildir, kiraya vermektir. Kimse bir fabrikayı, limanı helikoptere bağlayıp da yurtdışına kaçıramaz.
Özelleştirmeler, 1980 sonrası çıkarılmış kanunlar çerçevesinde yapılıyor. Türkiye özelleştirme konusunda dünyanın en geri kalmış, en geç kalmış ülkelerinden birisi. Komünist Doğu Bloğu ülkeleri, Rusya bile özelleştirme konusunda bizden daha ileride. Çok net bir örnek meselâ, Ereğli Demir Çelik Fabrikası Sayın Tansu Çiller zamanında 1 lira gibi sembolik bir rakamla çalışanlarına devredilmişti. O zaman için doğruydu da. Bugün Türkiye’nin güçlü kurumlarından biridir.
Türkiye, verimli olmayan, olsa bile özel sektörün elinde daha verimli olacak bütün Kamu İktisadi Teşekküllerini özelleştirmelidir. Türkiye’de son yıllarda tüketim çok arttı. Bu özelleştirmeler olmasaydı tüketimi karşılayamazdık.
Sistematik yalan haber zincirleri
Maalesef, iktidarı eleştirmek, yıpratmak ve hatta yıkmak adına, yalan ve iftiralarla dolu haberler yaymaktalar. Facebook ve benzeri internet sitelerinde akla hayale gelmedik iftiralar, yalanlar, uydurma haberler. Efendim, mail zincirleri. Gençlerimizi kandıran, heyecanlandıran mailler yayıyorlar. Yok, "4 Trilyon dolar değerindeki Bor madenlerimiz 40 milyar dolara Amerika’ya satılıyor duydunuz mu?" gibi. İnandırıcı olmak için de altına meselâ, İstanbul Maden Mühendisleri Odası gibi şeyler yazıyorlar. Bazen bizim mailimize de gelince heyecanlanıyoruz hemen ismi yazan kuruluşlara soruyoruz, haberimiz bile yok diyorlar.
Muhalefetteki aşırı unsurların veya başka kötü amaçlı kesimlerin, iktidarı yıpratmak, milletin devletine olan güvenini zayıflatmak amacıyla böyle binlerce uydurma haber yaydığına dair yoğun bir kanaat var. Bize de geliyor.
Vatandaş “Anayasa’yı değiştirin” diyor
Sizce CHP ve Ak Parti yeni Anayasa’yı yapmak üzere uzlaşabilecekler mi? Daha başörtüsü ve türban kelimelerinde bile anlaşamıyorlar.
Uzlaşabilirler tabi neden olmasın.
Hâlbuki en son 2007 seçimlerinden önce CHP, MHP ve BDP biz bu Anayasa’yı değiştireceğiz dediler. 2007 seçimlerine giren 15’e yakın siyasi parti vardı. Hemen hepsi Anayasa’yı değiştireceğini söyledi. Ama vatandaş sadece 4 partiyi Meclis’e soktu. Bu partilerden sadece bir tanesi, Ak Parti görevini yaptı, diğerleri yapmadı.
Sadece oturdular, aylarca süren çalışmaların hiçbirisine katılmadılar. Engellemek için uğraştılar.
Meclise oturmaya mı geldiniz. Siz söylemediniz mi vatandaşa, "Beni seç, beni seç" diye, eğer beni seçersen Anayasa’yı değiştireceğim diye.
Ak Parti buna 2002’den beri hazır. Fakat bir türlü yanaşmıyorlar. %58 evet çıkınca, baktılar ki vatandaş "Anayasa’yı değiştirin" diyor. Bu sefer masaya oturmaya mecbur oldular.
Bu ülkenin en önemli meseleleri milli geliri artırmak dedik, sivil siyaseti öne çıkarmak dedik.
Açılım, korkulardan arınma projesidir
Açılım projesi yarım mı kaldı, hiç ses seda yok?
Efendim, açılım korkulardan arınma projesidir. 1960’lardan itibaren bir takım kamu kurum ve kuruluşları tarafından bir korku atmosferi yayıldı. Terörle, provokasyonlarla bu korkuları pekiştirdiler. Parlamenter demokrasinin ve sivil siyasetin genişlemesini ve derinleşmesini engellediler. Bugün Ak Parti’nin başlattığı açılım projesi vatandaşlarımızı korkudan arındırma projesidir. Şu Anayasa referandumu sürecinde aynı korku atmosferini yine vatandaşa pompaladılar. Bazı siyasi partiler, yok efendim, Türkiye bölünecek, rejim değişecek, deprem olacak gibi vatandaşımızın hassasiyetlerini harekete geçirebilecek korkular pompaladılar. Bu Anayasa değişikliği, korku bulutlarını Türkiye’nin üzerinden kaldırmak için yapılmıştır. Korku atmosferi yerine sevgi ve saygı atmosferini getirmek için yapılmıştır.
Hizmet zaten var
Açılım projesi, 73 milyon vatandaşımızın birbirine önyargı beslemeden, şucu bucu demeden, ortak hedeflerle çocuklarına daha iyi bir gelecek bırakmalarını sağlamak amacıyla yapılmıştır. Yoksa Türkiye’de yatırım hizmet anlamında eşitlik zaten var. İstanbul’un vergisinden gelen kazanç sadece İstanbul’a harcanmıyor. Bingöl’e Hakkâri’ye de harcanıyor. Bugün bir Muğlalı hangi yetki ve sorumluluklara ve imkânlara sahipse Vanlı da sahiptir. İstanbul’un verdiği vergiler Van’da, Antalya’nın verdiği vergiler Diyarbakır’da yatırıma dönüşüyor. Maliye Bakanlığı, hangi il ne kadar vergi vermişse o kadar yatırım yapalım demiyor.
Gelişmiş bölgelerdeki vatandaşımız, ödediği vergilerle gelişmemiş bölgelerimizdeki vatandaşımıza destek oluyor. Bu bir insanlık projesidir aslında. Meselâ, İtalya’nın zengin kuzey kesimi fakir olan güney kesimine yatırım yapılmasını istemez. Ve bunu açıkça söylerler. Bizim ülkemizde, fakir olan Tunceli’ye Şırnak’a yatırım yapılmasın diyen aydınlıya, Eskişehirliye rastlayamazsınız. Bu bizim vatandaşımızın güzelliğidir aslında.
Açılım, tüm korkuları kaldıracak projedir. Askerden kork, polisten kork, teröristten kork. Devletten de kork.
Asker bizim askerimiz, polis bizim polisimiz, yargıç bizim yargıcımız. Devlet bizim devletimiz, bu müesseselerimizden korkarak değil saygı ve sevgi duyarak dünya ile yarışacağız. Bütün bu mekanizmalarla toplanacağız, teröristin aileleriyle de birleşeceğiz ve terörizmi yok edeceğiz.
73 Milyon olarak ortak hedefimiz Misak-ı Milli sınırları içinde eğitimli, sağlıklı nesillere sahip, her sektörde dünya ile yarışan, fert başına gelir 40.000-50.000 $’lara yükselmiş, sevgi ve saygı temelli yeni medeniyeti yükseltmiş, bir dünya ülkesinin vatandaşı olmaktır.
Antalya projeleri
Antalya için hızlı tren, balıkçı barınağı vs. gibi birçok projeniz var. Bu projeler sizin şahsi projeleriniz mi yoksa partinizin projeleri mi?
1987–1988 yıllarından beri arkadaşlarımızla, Antalya’nın alt yapı üst yapı projeleri neler olmalı diye geliştirdiğimiz projelerimiz var. Bu projeler zaman zaman panellerle geliştirildi. Ve 1995-2005 yılları arasında bazıları hayata geçti. Antalya Toptancılar Sitesi bunlardan biridir. Organize Sanayi Bölgesinin gelişmesinde yatırım ortamını desteklemek suretiyle önemli katkımız oldu, o zaman 3 bin dönümdü şimdi 7 bin dönüm. Antalya’nın fuar kenti olmasında ciddi emeğimiz geçti, bunu sürdürmeliyiz. Doğalgazın ve enerji yatırımlarının gelmesinde çok emeğimiz geçti.
Ayrıca, 1998 yılında, Antalya 2023 Stratejik Planı’nı hazırlayan ekibin içindeydim. Antalya’nın birinci meselesi ulaşımdır. Pazara ulaşımdır, lojistiktir. Antalya’nın rekabet gücünü artırabilmesi için 4 ulaşım unsurunu güçlendirmesi lâzım.
Antalya’nın en önemli meselesi lojistiktir
Pazara ulaşabilmek önemli, fakat iyi ürün üretebilmek bundan da önemli. Üretilen ürünlerin daha kaliteli olabilmesi için yoğun bir eğitim kampanyası başlattık kurduğumuz vakıflarla. Sadece tarım ve turizm sektöründe değil, 30’a yakın sektörde eğitim projeleri geliştirdik. Pek çok projelerin öncüsü olduk.
Proje geliştirdikçe yeni ihtiyaçlar ortaya çıktı.
Meselâ bunlardan bi tanesi Alanya-Gazipaşa arasına balıkçı barınağı yapılması projesidir. 2007 yılında Gazipaşa ziyareti sırasında vatandaşlar tarafından bu ihtiyaç bize iletildi. Akdeniz’e uzanan iki önemli merkezde neden balıkçı barınağı yok. Balıkçılarımızın işe ihtiyacı var, çocuklarımızın fosfora ihtiyacı var. Balıkçı barınağı için yer bulmak kolay değil. Koruma kurulundan izin alındı, yer tespit edildi. Suyun altına, sertifikalı, arkeolog dalgıçlar indirildi. Öyle kolay olmuyor. Sadece yer tespiti için 6 ay harcandı. Koruma kurullarından izin çıktı, projesi tamamlandı. Şimdi imar aşamasında.
Antalya’nın Gayri Safi Milli Hâsıla’ya katkısı %3,5 oranındadır. Hedefimiz bunu %5’e çıkarmak.
Antalya için de çılgın projeler var mı?
Turizmde Antalya’nın en büyük rakibi İstanbul mu?
Hayır, İstanbul Antalya’nın rakibi değil. İstanbul’da tarih, kültür, şehir turizmi var, Antalya’da ağırlıklı olarak güneş turizmi ürünü var.
İstanbul için çılgın projeler var da Antalya için yok mu?
Antalya’nın kendisi zaten çılgın proje.
Disneyland gibi projeler yıllardır konuşuluyor ama…
Disneyland gibi bir projenin Antalya için pek uygun olduğunu düşünmüyorum. Amerika’da gibi iç turizm çok geliştiği için iş yapıyor ama meselâ Paris’teki Disneyland’ın başarılı olmadığını duyuyoruz.
World Expo yapılamazsa bunun birinci sorumlusu Büyükşehir Belediyesi’dir
Antalya World Expo 2016’yı aldı, çalışmalar biraz yavaş mı gidiyor acaba?
Bu konuda, o bölgenin birinci derecedeki yerel yönetimi, Antalya için Büyükşehir Belediyesi birinci derecede sorumludur.
Çiçek ihracatçıları birliği çok ön plana çıkıyor.
Antalya olarak Botanik ve daha doğrusu Çiçek temalı bir WORLDEXPO’ YA talip olduk Antalya Çiçek İhracatçıları Birliği bana göre yöremizdeki konuya en uygun kuruluş ..
Bazı belediyelerin kendilerini hiç sorumlu hissetmediklerini görüyorum. Ama mutlaka Belediyelerin sorumluluk alması gerekiyor.
Zaragoza örneği
World Expo 2016 yapılamazsa bunun sorumlusu kimdir?
Birinci derecede Antalya Büyükşehir Belediyesi’dir. Bakın, İspanya’nın Zaragoza Belediyesi 2008’de küçük Expo’yu yapmış, 2014’te botanik temalı EXPO’yu yapmak istiyor. Oranın Belediye Başkanı bunun önemini farketmiş. Zaragoza belediyesi muhalefet partidendir. Hükümetiyle iyi diyalog kurmuş. 2008’i de hükümetin desteğini alarak o Belediye Başkanı kendi oluşturduğu ekiple halletmiş. Bizim Belediye Başkanlarımız eğer sorumluluk hissetmiyorlarsa, Antalya’ya sahip çıkamıyorlarsa, Antalya’ya büyük bir kötülük yapıyorlar demektir.
Son olarak vermek istediğiniz mesajınız var mı?
Vatandaşlarımız, halkımız devlete güvenmelidir. Türkiye’nin geleceği parlaktır. Bütün gelişmiş ekonomiler duraklarken 2010’un ilk 6 ayında Türk ekonomisi %11 büyümüştür. Halkımız, gençlerimiz erkek-kadın demeden siyasetle daha yakından ilgilenmeli. Partilerinin çalışmalarına sahip çıkmalı, Sivil siyaseti genişletmeli ve parlamenter demokrasiyi hep birlikte daha ileriye götürmeliyiz.
Teşekkür ederim.
Hakkı Arslan / Haber Kuşağı